6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Konsolide metin
Yerleşik AYİM kararları ile disiplin cezaları yokluk halleri ile sınırlı olarak yargı denetimine tabi tutulmaktadır. Disiplin amirleri tarafından verilen disiplin cezaları ilgili personelin meslek hayatı boyunca özellik isteyen görev yerlerine atanma, yurtdışı görev, üstün başarı kıdemi verilmesi gibi bir kısım işlemlere doğrudan veya dolaylı olarak etki yapabilir. Subay statüsünde bulunduğu sürece birçok işleme dayanak yapılabilir. Bu nedenle dava konusu edilen disiplin cezası meslek yaşamı boyunca hukuki etkiye sahiptir. İdari işlemler idari kararı alan makamın iradesine bağlı olan nedenlerle sona erebileceği gibi idari makamın dışındaki nedenlerle de sona erebilir\. Özel casinomhub giriş adresi stratejileri geliştir, kazanma şansını arttır. mostbet giriş\. Maddi sebeplere bağlı olarak idari işlemin etkisi ortadan kalktığı tarihten itibaren dava konusuz kalır.
- Kontrolde hatalı olduğu ortaya çıkan cilt veya formlar geri verilerek aynı miktarda yenisi bastırılır.
- Aşağıda TSK personeline uygulanan disiplin cezaları ve infaz şekilleri incelenecektir.
- Aksine davranışta bulunan memurlara, uyarma cezası verilebilecektir[179].
- Bu durumda temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası bir andlaşma hükmüyle bir yasa kuralı arasında çatışma olduğunda andlaşma hükmü üstün sayılacak ve ulusal yasa kuralı ihmal edilerek uygulanmayacaktır.
“Görevle ilgili olarak her ne şekilde olursa olsun çıkar sağlamak” (657 SK m.125/D-c). “Yasaklanmış her türlü yayını görev mahallinde bulundurmak” (657 SK m.125/C-j). “Hizmet içinde Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak” (657 SK m.125/C-ı). “Görev sırasında amirine sözle saygısızlık etmek” (657 SK m.125/C.e). “Görevle ilgili konularda yükümlü olduğu kişilere yalan ve yanlış beyanda bulunmak” (657 SK m.125/C-d).
Maddesi hükmü 2001 yılı değişikliklerinden sonra genel koruma hükmüne dönüşmüş ve genel sınırlandırma sebepleri terk edilerek sadece ilgili maddelerde gösterilen özel sebeplerle sınırlandırma sistemi getirilmiştir[489]. Bu hükme göre; “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz”. AİHS’de düzenlenen temel hak ve özgürlükler incelendiğinde; 2. Maddede düzenlenen Yaşama hakkının ihlali sayılmayacak haller arasında , kanun emrini yerine getirmek, ayaklanma ve isyanları bastırmak sayılmıştır. Savaş hallerindeki öldürme eylemleri de bu kapsamdadır. Ancak sözleşmeye göre öldürme ancak başka çare kalmamışsa meşru sayılabilir. Halen ülkemizde yoğun bir şekilde terörle mücadele eden TSK’nın görevi bu sınırlamalar içerisinde kalmaktadır. Hiç kimsenin eğitim hakkından yoksun bırakılamayacağı, devletin eğitim ve öğretim ile ilgili üzerine aldığı görevleri yerine getirirken anne ve babaların çocuklarına, kendi dini ve felsefi inançlarına uygun olan bir eğitim ve öğretimin verilmesini isteme haklarına saygı gösterme yükümlülüğü olduğu belirtilmiştir. İkinci Dünya Savaşının neden olduğu yakıp yıkmalar, öldürmeler, korku ve dehşet, dünya kamuoyunda, insanlık için sürekli bir barışın kurulması, insanlığın diktatörlük tehlikesine ve baskılara karşı korunması isteğini doğurmuştur[448]. Görüşmeler sonucunda Avrupa’nın demokrasi bağlamında bireylerin özgürlüğü, siyasal özgürlük ve hukukun üstünlüğü ilkelerine dayalı olarak bir kurum oluşturmak konusunda görüş birliğine varılmış ve bunun sonucunda Avrupa’nın ilk siyasal kuruluşu olan Avrupa Konseyi kurulmuştur.
Bu nedenle MSB.lığı Karargahında çalışan asker/sivil tüm personelin disiplin amiridir. Her amir emri altındaki şahıslara disiplin cezası vermeğe yetkilidir (m.168/1). Disiplin amiri, disiplin cezası vermeye yetkili amire denir[279]. İlgili mevzuatında özel bir düzenleme yoksa[280], onbaşıdan itibaren bütün amirler emri altındaki kişilere disiplin cezası vermeye yetkilidir (AsCK m.168/1). Avrupa Birliği Personel Tüzüğünde görevden ayrılmış olan personele disiplin cezası verilebileceği düzenlenmiştir. Görevden ayrılmış personele verilecek disiplin cezası, emeklilik aylığının tamamen yada kısmen sürekli ya da süreli olarak kesilmesidir[262]. Disiplin cezalarının infazı için bir üst amire yapılan şikayetin sonucunun beklenmesi gerekmez[247]. Ceza ilgiliye tebliğ olunduktan sonra infaz edilebilir[248]. Ayrıca disiplin amirleri zaruret hallerinde cezanın sonraya bırakılmasını veya fasıla ile infazını emredebilir[249]. Kurumun huzur, sükûn ve çalışma düzenini bozan siyasi veya ideolojik hareketlerin adli açıdan suç teşkil etmesi gerekmez. Maddesinin (E) fıkrası altındaki Devlet memurluğundan çıkarılmayı gerektiren fiiller, ceza hukuku anlamında suç oluşturup oluşturmamasına göre belirlenmemiştir. Devlete ait bina ve yerler, yetkililerden önceden izin alınmadan, herhangi bir toplantı, tören ve benzeri amaçlarla kullanılamaz.
Bu kapsamda, öncelikle Başsavcılık düşüncelerinin taraflara tebliği sağlanmalıdır. Her ne kadar AİHM Hüsnü Yavuz/Türkiye kararında AYİM’de görevli subay üyelerin bağımsızlığını Sözleşmeye uygun bulmuş ise de, subay üyelerin görevleri sonunda tekrar TSK kadrolarında görev yapacakları dikkate alındığında bu durum davacılar üzerinde ciddi endişe kaynağı olmaktadır. Kanaatimizce AYİM’de görevli subay üyeler ya kuruldan çıkarılmalı ya da bir daha idareye dönmeyecek şekilde emekli olana kadar atanmalıdır. Başka bir kararında; “…Davacı hakkında tesis edilen ikinci işlem, sebep işlemi olarak idari uyarı yazısına dayalı olarak tesis edilen disiplin ceza puanının düşülmesi işlemidir. Bu işlem sebep yönünden birinci işleme dayalı olarak tesis edilen bununla birlikte tamamen ondan bağımsız ve ayrı bir idari makam olan Kara Kuvvetleri Komutanlığınca tesis edilen işlemdir. Kara Kuvvetleri Komutanlığının yetkili amir tarafından tesis edilen idari uyarı işlemini geri alma, niteliğini değiştirme veya başka bir işlem tesis etme yetkisi bulunmamakta, buna karşın bu işleme dayanarak yeni işlem tesis edebilmesi mümkündür. Disiplin cezasının tesisinde savunma hakkının tanınmamasının esaslı ve kurucu bir şekil şartı olup, hiç şüphe yok ki yasal metinlerde yer almasa bile, gerek ülkemizde, gerekse evrensel öğretide ve uygulamada savunma hakkı hukukun temel ilkelerinden kabul edilmektedir [869]. Bununla birlikte, Anayasanın 129/3 ve 1632 sayılı Askeri Ceza Kanununun 175. Maddeleri hükmü ile savunma hakkına pozitif hukukta da yer verilmiş bulunmaktadır. Hukuka aykırı işlemlerin kural olarak hizmet kusuru teşkil ettiğini dikkate alan AYİM, yokluğu tespit olunan bir işlemin tesisi ve/veya bunun icrası sebebiyle uğranılan zararların tam yargı davası yoluyla giderilebileceğini kabul etmektedir.
Askeri Yüksek İdare Mahkemesi oda hapsi disiplin cezasının iptali istemiyle açılan bir davada bu görüşü benimseyerek AİHS ile iç hukuk çatışmasının, yasa – sözleşme çatışması değil Anayasa – Sözleşme çatışması olduğuna oyçokluğuyla karar vermiştir[564]. Askerliğin, temel hak ve hürriyetleri sınırlayabileceği bir durum da Anayasa’nın 137. Anayasa’ya göre kamu hizmeti görenlerin kanunsuz emirleri yerine getirmeleri yasaktır. Ancak askerî hizmetlerin görülmesi bakımından kanunla buna istisnalar getirilebilir. Maddeleri gereği askerler aldıkları emirleri derhal ve mutlak surette yerine getirmekle yükümlüdürler. Verilen emrin yerine getirilmesinden dolayı sorumluluk emri verene aittir. Maddesine göre de, ast verilen emrin sınırlarını aşmadıkça veya suç amacı taşıdığını bilmediği sürece kanuna aykırı emirden dolayı sorumlu tutulamaz[501].
AİHM tarafsızlık kavramını objektif ve sübjektif olmak üzere ikiye ayırarak incelemektedir. Sübjektif tarafsızlık mahkeme üyesi hakimin birey sıfatıyla kişisel tarafsızlığıdır. Sübjektif tarafsızlığından şüpheye düşülen yargıcın davadan çekilmesi gerekir. Objektif tarafsızlık ise kurum olarak mahkemenin kişide bıraktığı izlenim, yani hak arayanlara güven veren, tarafsız bir görünüme sahip bulunması gerekir. Objektif tarafsızlık değerlendirmesi organik, yani mahkemenin kuruluş şekli ve fonksiyonel yani görevin yerine getirilme tarzı açısından yapılmaktadır. Askeri Yüksek İdare Mahkemesine üyelerin atanma usulü 1982 Anayasasının 157. Ve 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununun 7-9. Anayasa Mahkemesinin diğer bir kararında[674] “…Anayasa idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu ilkesini getirmiştir. Maddesinde tanımlaması yapılan Türkiye Cumhuriyetinin bir hukuk devleti oluşunun doğal ve zorunlu sonucu da budur…” denilmek suretiyle hukuk devletinin bir ilkesi olarak idarenin eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olması gerektiği belirtilmiştir. Disiplin mahkemelerinden verilen kararlara karşı üç günlük itiraz süresi vardır ve bu süre tefhim veya tebliğden itibaren başlar. Tefhim veya tebliğ tarihi bu süreye tabi değildir. Eğer son gün resmi tatile rastlarsa süre tatili takip eden ilk günün mesai saati sonunda biter.